Herkese merhabalar! Jinekolojik kanserler denildiğinde, meme kanserinden sonra en sık karşımıza çıkan kanser türleri rahim ağzı (serviks), rahim içi (endometrium) ve yumurtalık (over) kanserleridir. Bu kanserlerin bir kısmı, üreme çağındaki kadınlarda oluşmakta ve gebelik potansiyelinin korunması arzulanmaktadır. Onkolojik perspektiften bakıldığında, hastalığın bulunduğu evre ve diğer faktörler (örn. tümörün doku tipi, yerleşim bölgesi, boyutları gibi) uygunsa gerekli cerrahi ve tıbbi yaklaşımları göstererek hastalarımızın ilerideki gebelik potansiyelini korumak mümkün olabilmektedir. Bu tedavi yaklaşımlarından sonra genellikle kanser tekrarının en riskli olduğu 5 yıllık takip süresince beklemek mümkün olmamakta, hastalarımızın yaşları nedeniyle mümkün olan en erken sürede gebelik denemelerine başlaması gerekmektedir. Bu nedenle, jinekolojik onkoloji tedavileri sonrası oluşan gebeliklerde, hem gebelik süreci hem de onkolojik açıdan riskler doğabileceğinden bu işin uzmanları tarafından yakın takip gerekmektedir. Jinekolojik kanser tedavisi sonrasında oluşan gebelikleri ve bunlara özel riskleri ele alalım:
Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri Sonrası Gebelik
Rahim ağzı kanserlerinin çoğunluğu 35-45 yaş arasındaki kadınlarda görülmektedir. Üreme çağında ve gebelik arzusu olan hastalarımızda uygun koşullar sağlanmışsa, çeşitli cerrahi yöntemlerle üreme fonksiyonu korunabilmektedir. Bu girişimler sonrasında, hastalarımızın gebeliğine kadar geçen sürede mutlaka yakın bir takip sürdürülmelidir. Bu takip muayeneleri genellikle 3 ayda bir yapılmaktadır. Muayenelerde rahim ağzından sürüntü (smear) ve gerek olursa HPV testi alınmalı, kolposkopik inceleme de bu muayenelere eklenmelidir. Ayrıca 6 ayda bir pelvik MR incelemesi de yapılmalıdır. Bu incelemelerde riskli bulunan hastalarımızda gebelik denemelerinden önce mutlaka bu riskli durumlar çözülmeli, onkolojik risk minimum olduğunda gebelik için onay verilmelidir. Gebelik doğal olarak bağışıklık sisteminin daha zayıf çalıştığı bir dönem olduğundan gözden kaçan bir tümörün veya kanser öncüsü durumun ilerlemesi çok daha hızlı olabilmektedir.
Rahim ağzı kanseri sonrasında doğal yolla veya tedavi ile gebe kalan hastalarımızda yakın takipler aksatılmamalıdır. Rahim ağzı bölgesi, rahimde büyümekte olan gebeliği mekanik olarak tutan çok önemli bir yapıdır. Ayrıca, bu bölgenin içerisindeki mukus tıkacının vajinada bulunabilecek bakterilerin rahime ulaşmasını önleyici rolü olduğu bilinmektedir. Bu açılardan bakıldığında, rahim ağzı kanseri nedeniyle konizasyon operasyonu veya trakelektomi (rahim ağzının alınması ve rahmin doğrudan vajinaya bağlanması) operasyonu olan hastalarımızda erken doğum riski ve gebelikte enfeksiyon riskleri doğal olarak artmaktadır. Yapılan bir çalışmada rahim ağzı kanseri nedeniyle konizasyon operasyonu yapılan hastalarda, erken doğum riskinin %21.5 (5 hastadan birinde) olduğu, bu işlemin yapılmadığı kişilerde bu oranın %9.3 (10 hastadan birinde) olduğu bildirilmiştir. Bu nedenle, rahim ağzı kanseri nedeniyle konizasyon operasyonu yapılan hastaların gebelik takiplerinde ilk 3 ayın bitimine doğru (11.-12. hafta) rahim ağzı uzunluğu ve yapısı değerlendirilmeli, gerekirse bu dönemde rahim ağzına serklaj dikişi konularak burada destek oluşması sağlanmalıdır. Ayrıca erken doğum riski açısından da riskli olan bu hastalarımız daha yakın takip edilmeli, gereği halinde erken doğum önleyici yaklaşımlar (Progesteron tedavisi gibi) uygulanmalıdır.
Radikal trakelektomi yapılan hastalarımızda (rahim ağzınının tamamen alınması), gebelik riskleri daha da yüksektir. Bu nedenle mutlaka takiplerde hem jineko-onkolog, hem de perinatolog (riskli gebelik uzmanı) yer almalıdır. Radikal trakelektomi, rahim ağzının alınmasıdır. Rahmin alt kısmına kalıcı bir dikiş konularak rahim açılmasının önüne geçilmesi hedeflenir. Ancak erken doğum, gebelikte erken dönemde suların gelmesi gibi riskler hangi önlem alınırsa alınsın fazladır. Bundan dolayı sık takiplerle hastamızın durumunun değerlendirilmesi ve gerek olduğunda rahim kaslarını gevşetmeye yönelik ilaç tedavileri, antibiyotikler ve bebek akciğerini geliştirmeye yönelik ilaçlar uygulanmalıdır.
Rahim (Endometrium) Kanseri Sonrası Gebelik
Rahim ağzı kanserinden sonra en sık karşılaştığımız jinekolojik kanser endometrium kanseridir. Bu kanser rahmin iç tabakası olan endometriumdan kaynaklanır. Endometrium kanseri genellikle menopoza giriş dönemi veya menopozda saptanmakla beraber, nadiren 40 yaş altında da karşımıza çıkabilmektedir. Endometrium kanserinin standart tedavisi rahmin ve yumurtalıkların alınmasıdır. Bu durumda ileride gebelik ihtimali kalmayacaktır. İleride gebelik arzusu olan genç hastalarımızda uygun şartlar sağlandığında ilaç tedavileri ile endometrium kanseri tedavi edilebilmektedir. Böyle bir tedaviden sonra mümkün olan en kısa zamanda gebelik sağlanması amaçlanmalıdır. Gebelikteki yüksek progesteron salınımı olan hormonal ortamın endometrium kanserinin gelişimine engel olduğu bilinmektedir. Eğer gebe kalana kadar geçen süre uzarsa, üstüne üstlük yüksek östrojen maruziyeti halinde (ilaçlar veya yumurtlamama durumları gibi) endometrium kanserinin tekrarlama riski artar. Gebelik döneminin sonunda, kesin tedavi olan rahim ve yumurtalıkların alınması düşünülebilir.
Yumurtalık (Over) Kanseri
Yumurtalık kanserleri genç yaş grubu kadınlarda en nadir görülen jinekolojik kanserlerdir. Kırk yaş altındaki kadınlarda nadiren izlenir, ve genellikle hücre tipi kemoterapiye daha duyarlı tiplerdendir. Yumurtalık kanseri tanısı konulan uygun yaş ve evredeki hastalarımızda gebelik potansiyeli korunabilmektedir. Genellikle tek yumurtalığın alınmasını ve sonrasında kemoterapi görülmesini gerektiren bu durumlardan sonra yumurtalık rezervinde azalma oluşabilir. Bundan dolayı mümkün olan hastalarda gebe kalma kararı geciktirilmemelidir. Yumurtalık kanserinin gebelik döneminde özel bir riski yoktur. Ancak kanser tekrarı durumunda bunun gebelik bulgularıyla karışabileceği ve gözden kaçabileceği unutulmamalıdır. Yakın takipler ve mutlaka ultrason ve gerekirse MR görüntüleme yöntemleriyle hastalarımız dikkatli takip edilmelidir. Doğum sonrasında da, ciddi risk taşıyan hastalarımızda kalan yumurtalığın alınması gerekebilmektedir.
Sağlıklı günler dilerim,
Sevgilerimle.
Prof.Dr. Eralp BAŞER
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı
Comments